İçeriğe geç

The Guardian: “Kentsel rant mağdur ediyor”

13 Kasım 2011

Aşağıdaki makale The Guardian’da 9 Kasım tarihinde yayınlandı. Çeviriyi hemen yapsak da yoğunluktan dolayı yayınlamakta geç kaldık, pek çok basın organında yazıyla ilgili alıntılar yer aldı bile. Yine de Constanze Letsch’in tarihe düştüğü notu aktaralım, demek ki kentsel dönüşümü eleştirenler yalnızca iktidarın başarılarını çekemeyen ekonomik büyüme düşmanları değilmiş. Yazının aslına bu adresten erişebilirsiniz.

Kentsel rant, İstanbul’daki Romanları tarihi mahallelerinden etti

Constanze Letsch, 9 Kasım 2011, İstanbul

Fotoğraf: Jonathan Lewis

Sulukule’de “kentsel dönüşüm” kapsamına alınan arazide yükselen lüks yapılar, mahalleliye ödenen tahliye bedelinin 10 katını bulan fiyatlarla pazarlanıyor.

İnşaat ihaleleri sürüyor, arazi gereksinimi artıyor. İstanbul’un kalbinde yaşayan yüzlerce Roman aile ise fikirleri bile sorulmadan evlerinden kovuluyor.

“Kentsel dönüşüm” adı altında Roman aileler tarihi yerleşim bölgeleri Sulukule’den kovulurken, tahliye bedeli olarak Romanlara ödenin 10 katı fiyatlı lüks konutların reklamları yapılıyor. Yetkililer planlama adı altında Romanları kazanç sağlamak için evlerinden etmekle suçlanıyor.

Hikaye, 2005 yılında AKP’li yetkililerin İstanbul’un Fatih semtinde yer alan, dünyadaki en eski Roman yerleşkelerinden biri olan Sulukule’yi kentsel dönüşüm bölgesi ilan etmesiyle başlıyor.  Türkiye dünyanın deprem riski taşıyan bir bölgesinde yer alıyor, bölgedeki harap yapıların kamulaştırılarak modernize edilmesi için öne sürülen ilk tez de bu coğrafi özellikle ilintili; deprem riski.

Sulukule’de yaşayan 3,400 Roman, evlerinin metrekaresine 500 lira ödenerek bölgeden uzaklaştırıldı, arazi ise özel girişimcilere ve Fatih Belediyesi’ne verildi. Dünya genelindeki protestolara, UNESCO’nun uyarısına ve yargıdan gelen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen bölge halkı evlerinden zorla tahliye edildi ve 2008’de yıkımlar başladı. Bin yıla yakın bir süredir Romanları barındıran bölgede, şimdi  9 hektarlık alana yayılan, Osmanlı mimarisi olduğu iddia edilen 640 lüks konut  hummalı inşaat çalışmalarının arasından yükseliyor. Konutların fiyatlarını mı merak ettiniz? Bölgedeki mülklerin değeri artık metrekare başına 3,500 liradan başlıyor, 4,500 liraya kadar çıktığı söyleniyor.

Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük, “Bu bölgenin eski sakinlerinin yeni yapılan binalardan ev sahibi olamayacakları çok açık” şeklinde konuştu ve Sulukule sakinlerinin üçte birinin aylık 300 liralık bir gelirle geçinmeye çalıştığını belirtti. Pündük, “Çoğu kişinin sabit bir geliri yok, düzensiz gelirlerle günü kurtarmaya çalışıyorlar. Bu projenin özünde dönüşüm yok; tamamen kazanç elde etmek, Roman vatandaşları şehir merkezinden uzaklaştırmak için üretilmiş bir proje bu.”

Eski bir Sulukule sakini Sami Zogun’u ise, kendisine verilen yeni konuta, Toplu Konut İdaresi tarafından inşa edilen bir uydu kente yollanmak üzere otobüs beklerken bulduk. Neredeyse 50 kilometre uzaklıktaki konutlara ulaşım bir buçuk saat sürüyor, otobüs bileti ise 2 lira 40 kuruş.

Zogun ve karısı, cüzi bir kira karşılığı oturdukları, 30 metrekare üzerine kurulu üç katlı ev satıldıktan sonra Taşoluk’a taşınmak zorunda kalmışlar. Kira ve diğer giderlerle birlikte aylık 550 lirayı bulan masraflar karşılanamayınca oğulları kendine ait evi satmak durumunda kalmış. Sami Zogun, “eğer evin sahibi ben olsaydım, onlara bir toplu iğne bile satmazdım!” diyor, “o küçük ahşap ev benim için cennet gibiydi. TOKİ’nin verdiği ev ise altından bir kafes, etrafta yaşamın en ufak emaresi bile yok, hiçbir şey yapamıyoruz.”

Kamyon şoförü Metin Ateş, ailesiyle birlikte Sulukule’den Taşoluk’a taşınmalarının birinci yılında eski mahallesine geri dönmüş. Ateş, “orası bize çok pahalı geldi. Gücümüz oraya yetmedi” diyor. Ateş ailesinin daha önce Sulukule’de bir evleri varmış, ancak geri dönmeye karar verdiklerinde ev karşılığında aldıkları paranın, bölgede yeni bir ev almaya yetmediğini görmüşler. Onlar da çareyi Sulukule’ye yakın bir mahallede 500 liraya ufak bir ev kiralamakta bulmuşlar. Ailenin mesajı oldukça açık: “Hepimizi mahvettiler, mahallemizi yok ettiler.”

Tıpkı Ateş ailesi gibi, Sulukule’den Taşoluk’a gönderilen 300 ailenin neredeyse tümü, ev kirasını, diğer yaşam giderlerini ve yol parasını ödeyemedikleri için eski mahallelerine geri dönmüş. Aileler, Taşoluk’ta hiçbir istihdam imkanı olmadığından, orada kaldıkları süre boyunca her gün onca yolu tepmek zorunda kaldıklarını, ulaşıma para yetiştiremediklerini söylüyorlar.

Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye araştırmacılarından biri olan Andrew Gardner the Guardian’a yaptığı açıklamada, “kağıt üstünde proje, mahalle sakinlerini TOKİ evlerine yerleştirip iskan sorununu çözüyormuş gibi görünse de, Sulukule’deki evlerinden kovulan halka önerilen evler, bu kişilerin ihtiyaçlarına uygun olmadığı gibi, sırtlarına karşılamaları imkansız bir masraf yüklüyor” dedi. Kentsel dönüşüm projelerinde önemli ihmaller olduğunu söyleyen Gardner, “Barınma hakkı dediğimiz şey, kentsel dönüşümü görmezden gelen bir konsept değildir. Fakat kentsel dönüşüm, dönüşüme konu olan bölgelerdeki halkın talepleri doğrultusunda planlanmalıdır” şeklinde konuştu.

İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Mücella Yapıcı, Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm projelerinin tümünün konut sahipliği odaklı olduğunu söylüyor: “Sosyal ve ekonomik olarak en savunmasız kesim onlar olmasına rağmen, yöre sakinleri asla dikkate alınmıyor.” İstanbul nüfusunun yüzde 20 ila 30’u kirada yaşarken, kiracıların oranı Sulukule’de yüzde 50’yi geçiyor. Sulukule’de yaşayan vatandaşların pek çoğu, kendi evlerine sahip olamayacak kadar yoksul.

Yapıcı açıklamalarına şöyle devam etti: “Evsizlik İstanbul’da hiçbir zaman büyük bir sorun haline gelmedi. Fakat son dönemdeki yıkım ve tahliyeler, gidecek hiçbir yeri olmayan insanların sayısında dramatik bir artışa sebep oldu. Bu tür projeler onları deprem karşısında daha güvenli bir pozisyona sokmuyor, tam tersine, doğal afetlere karşı daha da savunmasız kalıyorlar.”

“Depremlere çare olarak ortaya atılan kentsel dönüşüm projeleri, aslında depremle benzer etkilere sahip. İnsanları evsiz ve işsiz bırakıyor, yaşadıkları mahalle ve bölgeyle kurdukları sosyal bağları koparıyor.”

No comments yet

Yorum bırakın